14 Aralık 2014 Pazar

Damien Rice - Accidental Babies.


"...
I know I make you cry, I know sometimes you wanna die
But do you really feel alive without me?"


En çok özlediğim yerden, en mutlu olduğum zamanlardan bi esinti olsun bu da. Yeni albüm de geldi ama 9 daima en sevdiğim kalacak. Dinlemeyen varsa bu ricama kulak versin, bi şarkısına zaman ayırsın en azından. "We do what we need to be free, and it leans on me like a rootless tree." Bakın kopyayı da verdim.


Korkuyorum burası bi gün Damien Rice'e adanmış bi bloga dönüşecek. Öyle seviyorum.




28 Nisan 2014 Pazartesi

25 Mart 2014 Salı

A Quotation, Once Again.


" ...      
       Why have I been spared for so long, only to be delivered to such terrors now?"
                                                                                         
                                                                                         The Burrow by Franz Kafka




Yes, let's talk.

Those who know me can easily tell you that I love 10th Doctor David Tennant better than the others.

So I decided to use this gif I found on the internet for this favourite quotation of my favourite writer. I don't know how he would react to this word choice, but nevermind that. 

Though a bit sad,  try to "enjoy" this post. (Think about it in a very vast context.)

No answer required: In the end, isn't the life itself a bit Kafkaesque?





31 Ocak 2014 Cuma

A Quotation.

" .................

       The power of women! I've never felt so full of mysterious power! Men are a joke.
       We're so weak physically, so helpless with things. Still, even today. But we're stronger than they are.
We can stand their cruelty. They can't stand ours.

............ "

Miranda

From The Collector by John Fowles.


     

31 Aralık 2013 Salı

Scrooge. Ebenezer Scrooge.

Aldıkların, verdiklerinden daha fazlaydı.
Canım yandı, içim acıdı, bütün bir çocukluğumu geçirdiğim insanlar, sonsuzluğa uzandı. Yukarıdan bakıp gülüyorlar artık bana...

Yaşayabileceğim en kötü anları bu yılda yaşadım ben. Çok güzel anlar da vardı, Erasmus'u kazandığımı öğrendiğim an gibi. Ama çok değil sadece 1 ay sonra çocukluğumu, nenemi kaybettim. O gün silindi her şey. Arayıp bana ya da Fener'e dua etmesini isteyeceğim, çocukken olduğu gibi saçımı annem çok acıtıyor sen tara diyebileceğim insan yoktu artık. Ve ben sadece bir gün önce elini öpüp veda etmiştim ona, bir gün önce dizinin dibindeydim. Haziran'da görüşürüz nenecim demiştim. Olmadı... Sonra bir de "insan gibi öğretmenlik" nedir öğrendiğim Mithat Amca vardı, o da gitti...

Bugün oturdum, kafamı meşgul tutabilmek için her şeyi yaptım. Belge işleri olsun, yemek yemek olsun, markete gitmek olsun ne kadar gereksiz iş varsa tuttum bir ucundan. Hep elime iş olsun da yazmak aklıma gelmesin diye. Haftalardır yapıyordum bunu zaten, ajandamın Aralık ayı neredeyse bomboş mesela. Öyle ilginç öyle tanınmaz günler geçiriyorum ki... Defterlerim bomboş, çünkü kalbim değil kafam dolu. Bugün buralara da uğramayacaktım; ama ne yapıp ne ettiysem hiçbir şekilde kendimi bütün bir yılı düşünmekten alıkoyamadım. Anlayacağınız klişenin dibine ben de vurdum. Alışkanlık işte, ne olacak. Boyuna dipler. Neyse, ne diyordum? 365 gün, 12 ay, 52 hafta vs. Rakamlar işte. Ruhsuzluk, tekdüzelik. Tekdüze bir yıl olmamış evet benimki, ama fazlasıyla kalp kırıcı bi yıl oldu.

Akmıyor değil mi yazı, ben de fark ettim. Gelmiyor çünkü içimden devam ettirmek. Boyuna bi burukluk, yakınma, acı, şikayet. Hem bugün bilinç akışı falan da yok, ya da hiçbir şey olmuyor da demiyorum. Bu yılın bi an önce bitmesini istiyorum sadece. Hayatımda ilk defa yaşadığım bir zaman diliminden böyle nefret ediyorum, ona karşı böylesi kin tutuyorum. Kin tutmak ya da nefret etmek biz hayalperestlere göre değil evet; ama canım yanıyor. Özlüyorum. Bi insanı gelmeyeceğini bile bile özlemek çok fena. Hayatın meşguliyetine kapılıp onu unutmak ise daha beter... Akmıyor tamam, söylenmeyin içinizden. Bitiriyorum. Havada kalsın bu da böyle.

Fazla Ebenezer Scrooge kılıklıyım bugün.

28 Aralık 2013 Cumartesi

The place "where i stood."



Öyle güzel zamanları özletiyor ki, öyle bir özleniyor ki.
Her dinlediğinde mi tam da orasından yakalanır bir insan; yaptığı iş her neyse bir kenara koyar da kapılır bir şarkıya, döner eskiye... Mutlu olduğu, kendi olduğu zamanları özler. Toplasan 2 cümle ancak yazmışım, ne kadar çok özlemek ve eski kelimesi kullanmışım öyle. Bazen böyle şeyler oluyor nasılsa.

Oluyor işte; hiçbir şey olmuyor aslında ya, neyse.



Şarkı sözleri için: http://www.metrolyrics.com/where-i-stood-lyrics-missy-higgins.html

26 Aralık 2013 Perşembe

All but ONE.

Sometimes you feel so low that you believe there is no place on earth to run away and hide. Life is hard, expectations and disappointments are much harder. Guess I've always liked being disappointed. There is this numbness and dumbness within my heart and brain, I can't stop it. It just blows the hell out of all my cells and screams: THAT'S ENOUGH! STOP TORTURING ME THIS WAY!

But of course nothing happens. I keep being disappointed, like a river wishing to reach a bay and meet the land. The river of course reaches the bay but she isn't the former river herself. True, lots of things have changed. But I'm still the same river, and for myself, nothing changes. Hard, ha? But, there are much harder things, but you already know this, right? When that specific but unknown part of you is torn, it doesn't come back and claim your possesion of it for example. Tick tock tick tock... Time goes on, the clock goes off but you're stuck still. Dumb and numb. Before, after and always. Nothing to have, nothing to feel.

It's all gone but heartache.


22.12.2013
23:35